Bir varmış bir yokmuş, iki çocuklu bir kadın yaşarmış gizli mutsuzluklar ülkesinin birinde. Bu kadın, çevresinde olup biteni, başına her geleni alışılagelmiş mutsuzluk algısıyla benimser ve bu şekilde hayatından şikayet ederek yaşarmış. Ama sanırmış ki, yaşam böyle ve bu şekilde yaşamak olması gereken, normal bir şey.
İşleri varmış, yemek yapmalıymış, çocukları doyurmalı, çamaşırları makineye atmalıymış. Bu kadının ütülenecek gömlekleri, yıkanacak bulaşıkları ve sürekli dağılan bir evi varmış. Hep bir şeylere yetişmek için çabalar, didinir ama her günü yine hiçbir şeye yetişememe duygusuyla bitirirmiş. Okumaya devam et “Bir kadının hikayesi”